17 Ağustos 2011 Çarşamba

17 Ağustos 1999.. Unutamadıklarım Anısına Bu Da Benden Olsun..

Belki de daha el kadar, annemin kucağında viyakladığım günlerden beri, haftasonu yada resmi tatillerde bir gün için bile olsa, devamlı gidip gelmişizdir Gölcük-Kadıköy arasında.. Annanem, 3 dayım, 2 teyzem, yığınla kuzenim  ve benim bile hala çözemediğim annemin diğer akrabalarından oluşan ufak çaplı bir sülalemiz mevcut orada. Yoldaki pişmaniyeleri saya saya o kadar çok gitmişizdir ki o yoldan, her kilometresini ezberlemişimdir, abartmıyorum! Kaç yaşında olursak olalım o kadar seviyorduk ki anne memleketini, giderken güle eğlene gider, dönüş yolunu annemlere işkence haline getirirdik. Dönmemek için saklanmalar, arabanın anahtarını kaybetmiş numaraları, 'nolur ben burda kalayım' diye yalvarmalar vs.. Ama hayatımda tek bir sefer vardı ki, o yol bize işkence olmuştu, ağlayarak gittik, yolun sonunda bizi nelerin beklediğini tam olarak bilemeyerek..

Hepimiz biliyoruz 17 Ağustos 1999 tarihini. Hepimiz biliyoruz fakat herkes için aynı anlama gelmez bu tarih. Kimisi için yalnızca felakete neden olan bir deprem olsa da kimileri için gerçekten felaketin kendisiydi bu tarih. Bazı insanlar için sahip olduğu her şeyi kaybetmek demekti bu tarih! Bazılarımız da Gölcükte olmasa da deprem nedir öğrendi bu tarihte. İstanbulda dahi herkes sokaklara döküldü tam da gece saat 3de, Gölcükte ise herkes sokağa dökülecek kadar şanslı olamadı ne yazık ki..
Ben depremi yaşamadım, nasıl bir acı, nasıl bir korkuydu bilmiyorum. O depremde sallanmamış olsam da kalıntılarıyla çok uzun süre sarsıldım. Ben o depremde burada olmasam da enkazlarını üzerimden çok uzun süre kaldıramadım..
17 Ağustos 1999. Ailece yurt dışındaydık, tatil yapıyorduk, tanıdığımız bütün insanlar sallanırken haberimiz yoktu hiç bir şeyden. 18 Ağustos 1999 sabahı çok erken saatte biz daha uyurken babamın telefonu çalmış. Arayan amcamdı. (annem hala amcama sırf bu yaptığından dolayı dua ve teşekkür eder.) Gece Gölcükte deprem olduğunu, yıkımlar olduğunu, ama sabah çok erkenden dayımları aradığını, hepsinin çok iyi olduğunu, annemin merak etmemesini söyleyip şok olmamıza sebep olurken, başka yerden öğrenip annemin delirmesine engel olmuştu saolsun. Ama ne olursa olsun annemin çaresizce haber alma isteğini geçirememişti haliyle.
Tahmin edeceğiniz gibi apar topar geri döndük ve doğruca Gölcüğe doğru yola çıktık. Bu kez İzmit sınırına girdiğimizi ve Gölcüğe yaklaştığımızı pişmaniye satan yerlerden değil yıkık binalardan, sokaklardaki insanlardan anladık. Bu kez gülücüklerle değil gözyaşlarıyla ama yine aceleyle devam ediyorduk yolumuza. Yolun sonuna vardığımızda gerçekten bizi nelerin beklediğini bilmiyormuşuz ki bin defa dilerdim o yaşımda o manzaraları görmemeyi.
Ben depremi yaşamadım, ama çocukluğumdan beridir birlikte oynadığım arkadaşlarımın evlerini yıkık gördüm. Çok sevdiğim ablalarımın öldüğünü gördüm. Ben ölülerin enkaz altından çıkarıldığını gördüm. Ben dayımın, enkaz altından ölü çıkardığı ellerini gördüm. Ben ağlayan insanları gördüm. Ben ailesinden hiç kimse kalmamış çocukları gördüm. Ben çocuklarını kaybetmiş ağlayan anneleri gördüm. Ben, bir gece öncesine kadar mutlu olmak için herşeye sahip olan insanların artık hiç bir şeyleri olmadığını gördüm. Ben bir taşın üstünde oturmuş ne yapacağını, nereye gideceğini bilmeyen çaresiz insanları gördüm. Ben yıkımı gördüm!
Çok uzun zaman annanem ve dayılarımın hepsi büyük bahçemizde yaptıkları ahşaptan evlerde kaldılar, kendi evlerine çıkamadılar korkudan. Bizde her gittiğimizde orada kaldık onlarla, artık aramızda olmayanların eksiliğini anarak.. Çok şükür yakın akrabalarımızdan kimseye bir şey olmamıştı ama ben daha 10 yaşında gördüğüm yıkımın etkisinden uzun seneler kurtulamadım. Oradaki kimse kayıplarını uzun süre unutamadı, boşlukların yeri uzun zaman dolmadı..

Bu gün 17 Ağustos 2011. Ben artık 22 yaşındayım. O zaman çocuktum ama bu gün bile bir daha o manzarayla karşılaşmamak için dua ediyorum. Allah bu acıyı hiç kimseye yaşatmasın diye dua ediyorum. Ben bu gün bile, aslında hiç yaşamadığım o depremden korkuyorum. Binalarımızın dayanamayacağı bir deprem daha olmasından korkuyorum. O depremde kaybettiğimiz bütün sevdiklerimizi, tanıdıklarımızı, tanımadıklarımızı en içten dileklerimle anıyorum ve bu yazımı da, kendimce bir şeyler yapmış olmak adına onlara adıyorum..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder