29 Ekim 2011 Cumartesi

Deprem Sadece Van'ı mı Yıktı Sanıyorsunuz?

Benim 99 depremi ile yazdığım yazının üzerinden daha 1 buçuk ay geçti. Acılarımı, korkularımı,dualarımı paylaşmıştım sizlerle. ''Allah bir daha yaşatmasın'' demiştim içtenlikle. Evet henüz yaşamadık, ama yaşadılar! Hani 'biz' diye kabul etmediğimiz 'onlar' varya, 'onlar' yaşadılar depremin en acı şeklini.. 17 Ağustosta 'biz' yaşadık, 21 Ekimdeyse 'onlar'.. Çok utanç verici, bu ayrılık depremden daha acı inanın!

Deprem haberini ilk aldığımda aklıma Gölcük depreminin görüntüleri geldi hemen. Van'da bir tanıdığımız var mı diye çırpınmaya başladım, hayatımda hiç görmediğim bir şehir olsa da.. Okuldan bir arkadaşım vardı Ercişli, ne kadar yakın olmasak da korktum ailesine bir şey olmuştur belki diye. Çünkü ben onu bir Kürt olarak değil, sadece bir evladın anası olarak gördüm bu felakette. Hangi evlat kahrolmaz ki anasının ölümüne, hangi 'insan' mutlu olabilirki bir evladın anasını kaybetmesine.. 'Annemler iyiler ama Erciş çökmüş Büşra' dedi, 'Allah kimseye anne acısı, evlat acısı yaşatmasın' dedim kapattım.
Sonra daha acı bir haber geldi, eniştemin üvey ama sürekli irtibatta olduğu 3 kardeşi enkaz altında kalmış.. O üç çocuğun anası enkaz başında 3 evladının bir umut sağ çıkmasını bekliyormuş. Acının büyüklüğünü tahmin edemezsiniz, ben de edemem. Ama ben o anaları 99 depreminde gördüm, ben o çocukları gördüm, bunu tarif etmek için acı kelimesinin ne denli az geldiğini biliyorum en azından! 

Babamla eniştem o gece Van'a gittiler. Biz sonra sonra haberlerden anladık depremin ne denli büyük olduğunu. Erciş gerçekten yıkılmış, Van yıkılmış.. 99 depreminin görüntüleri gözümde canlandıkca ben de yıkıldım bir kere daha. ''Allah'ım Gölcüklüler yaşadığı acıyı onlara yaşatma'' derken depremden daha fazla yıkıcı biz şeyle yüzyüze geldim. Hayatımda yaşadığım en büyük yıkım da bu oldu!

Ben oradaki depremde ölen anaları umursamayanları gördüm, ben oradaki bebeklerin ölümüne üzülmek yerine geyik yapanları gördüm, ben haberlerde 'Van'da deprem!' derken eğlence programlarını izleyenleri gördüm, ben onlar ölürken mutlu olan 'insan'lar gördüm, ben ''en iyi kürt ölü kürttür'' diyen vicdansızları gördüm, ben bir insanın acısına mutlu olabilen Türk'ler gördüm, ben hayatımda ilk defa yardıma muhtaç insanlara yardım ettiğim için bana hakaret edenleri gördüm!!
Her şeyden önce onların İNSAN olduğunu anlatamadım kimseye. Çırpındım, yalvardım, yardım edin dedim olmadı, yardım etmiyorsanız da bari dua edin dedim olmadı, tamam dua da etmeyin bari acılarına saygı gösterin dedim, o bile umursanmadı. Neden ölmeyi haketti onlar? Gölcük depreminde ölenlere üzülürken onların ölümüne sevineceğiniz ne yaptılar? Askerlerimizi mi şehit ettiler? Askerlerimizi şehit eden şerefsizlerin dağdaki pkk olduğunu bilemiyecek kadar kafasız olamaz bizim milletimiz! Daha doğrusu eskiden böyle düşünürdüm.. Ama o halkın %96 sı bdp ye oy verdi, bu yüzden ölsünler dimi? Ne kadar kolay havadan konuşmak, ne kadar kolay insanlara etiketi yapıştırıp 'ölsün' demek! Anne olan herkesin de söyleyeceği gibi, benim de çocuğumu öldürmekle tehtit ederlerse ben de oy verirdim! Onların ölümünü isteyen sen!! Senin anneni de seni öldürmekle tehdit etselerdi inan o da oy verirdi!!

Biz düşünce özgürlüğü yaşarken, ne düşüneceğine bile karar verilmesinin ne demek olduğunu bilemeyiz! Biz yatağımızda her gece rahat uyurken, acaba hangi gece evi basıp bizi öldürücekler korkusunu bilemeyiz! Biz özgürce istediğimize oy verirken, birine oy vermezsem evladımı öldürürler korkusunu bilemeyiz! Biz günümüzü müzik dinleyerek geçirirken, mermi sesleriyle büyümenin ne demek olduğunu bilmeyiz! Biz depremi 'beşik sallar gibi' diye anlatırken, 'jetler aşşağıdan uçerken salladığı gibi'' diye anlatanları anlayamayız!!

O halk pkk değil, o halk Kürt halkı, Türklerin kardeşi.. Depremde gitsinler pkkdan yardım istesinler diyenlere; sen bu gün Kürt kardeşine sahip çıkmazsan, kim sahip çıkarsa ona dost olur unutma! Oysa bizim yapmamız gereken birlik olmak, beraber tek güç olmak! Oradaki masum bebeklerin, acılı annelerin haline üzülmüyorsan, gözümde pkkdan farkın yok bilesin! En az onlar kadar bölücüsün, onlar kadar acımasızsın, onlar kadar 'sadece ben' diyorsun, yazık!
Yalvaran gözlerle bakan Yunus'sa ölümüne sevindiğin, 14 günlük hayatının 2 gününü enkaz altında geçiren Azra bebekse yardım etmediğin, oğlunu kurtarmak için kendini siper eden ve ölen anaysa umursamadığın, asıl sen bizden değilsin!! İnan onlar senden daha kardeş benim için! 

Orada olan her insanın söylediği gibi, onları depremden daha çok kırmış, yıkmış bizim onları ötekileştirmemiz. O savunduğklarınızı dile getiren iki kadının sözleri yaralamış asıl onları. Acılarına acı katabilmeyi başarmışsınız ne mutlu size!! 
Ama bir halk düşünün; dağdan pkk vurmuş, dıştan deprem vurmuş, ama asıl taa yüreklerinden aynı topraklar üzerinde yaşadıkları kardeşleri olması gereken 'insan'lar vurmuş!!! Ama haklısınız, bütün bunları hakettiler çünkü büyük suçlu onlar. O bebekler, o çocuklar, ne hakla Türk değil de Kürt doğarlar!!

21 Ekim 2011 Cuma

Her Şey Olsa da Yetmiyor Ef...

O kadar özledim ki, o kadar işte anlatamıyorum be Ef.. Çok gün oldu görüşmeyeli, çok zaman oldu sen bana gülmeyeli, birbirimize 'sen üveysin işte üvey kardeşsin yaa'' diye atışmayalı çok zaman oldu kardeşim. Çok özledim seni anlatamam..
Saçma sapan ilişkimizi özledim, telefon edip 'Büş gel iyi değilim' demeni bile özledim. Ben saçımı açtığımda bana çemkirmeni özledim. 'Oha Büş o kadar saç mı olur?' demeni özledim. Kapıyı açtığımda karşımda seni görünce 'ben geeeldiiiimmm' demeni özledim. Annemleri evden postalayıp seni eve atmayı özledim. Amaçsızca geçirdiğimiz saatleri özledim. Seni özledim Ef, çok özledim..
5 saat boyunca 'Büüşş' demeni hatta kolumu dürtmeni bile özledim. Telefonumu suratına dayayıp salak poz vermeni özledim. Her görüştüğümüz günü anlatan çektiğimiz saçma sapan videoları özledim. Gelecek planlarımızı özledim. ''Bak kimle evlenirsen evlen karşı dairemde oturucaksın, ben Berkanla kavga edince gece sana gelicem'' demeni özledim. Hasta olduğunda suratına mendil koymanı özledim. Beni güldürmek için en saçma anda '9.15 vapuru'nu yada 'nikah masası'nı sözylemeni özledim. Ya ben kardeşimi çok özledim..


Senle yaptığımız ama benim yapamadığım yemekleri özledim. Ben her nerde olursam oluyim bi yemek yapmaya çalıştığımda arayıp sana sormayı özledim. Her ne olursa olsun o gülen yüzünü çok özledim be Ef.. çok özledim.. Bütün bunları okuyacak olsan ''offff saçmalama Büüşşş'' demeni özledim.. Ben koluna bin tane hortum taktıklarında seni izlemeyi bile özledim Ef çünkü seni çok özledim..
Hayallerimizi özledim, uydurma hikayelerimizi özledim, geyiklerimizi özledim, kedilerimizi özledim, resimlerimizi özledim, rüyalarımızı özledim, gülüşünü özledim, konuşmanı özledim, kokunu özledim, seni özledim Ef seni çok özledim..

Böyle tek başıma sana ağlamaktansa kardeşimmm, seninle birlikte ağlamayı çok özledim...

17 Ekim 2011 Pazartesi

Kim Demiş Kiraz'ın En İyi Dönemi ''Yaz''dır diye?

Her zaman deriz ya hani; felaketler geldi mi üçer beşer gelir. Böyle yağar üstüne resmen, her işin ters gider, bok gibi geçer zaman, bunalırsın falan filan.. Bunların hepsi gerçek tabi ki, aman Allah kimseyi de düşürmesin.. Ama emin olduğum bir şey var artık, güzel bir şeyler olduğunda da arka arkaya geliyor, yağmur gibi yağıyor mübarek..

Bildiğiniz gibi son zamanlarda çok yazı yazamadım, bazı sıkıntılarım vardı. Sıkıntı da demeyelim aslında, bana ilham verecek farklılıklar yaşamadım dersem daha doğru olur sanırım. Beni tanıyanlar bilir diye bir laf vardır hani, heh aynen öyle işte. Onlar bilirler ki ben ya çok mutluyken yazabilirim ya da gerçekten mutsuzsam. Demek ki son zamanlarda gayet normal insanlar gibi bi zaman geçirmişim, o yüzdendir ki biraz aksattım buraları.

Bu gün neden buradayım derseniz, hayatımda çok değişik şeyler oluyor son 2 haftadır, ben bile hızına yetişemiyorum inanın. Son bir buçuk aydır kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadım, gerçekten yemin bile edebilirim. Evimde, edebimle yaşadım gittim, kendi hayatıma baktım sadece, derken beklenmedik iş teklifleri gelmeye başladı. Hemen fesatlık yapmaya meilliliğinize izin vermeden işi de açıkliyim bence, yoksa konu farklı mecralara kayabilir..

İlk önce hayalini bile kuramayacağım büyüklükte bir şirketin hukuk departmanına girebilme gibi bir fırsat çıktı karşıma ki Kedi'mdir bu olayın öncüsü. Şok geçirmekle birlikte kendimi işe hazırladım derken daha da ilginç teklifler gelmeye başladı. Bu güne kadar normal insanlar gibi ben de bir işe girebilmek için iş arardım harıl harıl CV'ler bilmemneler tabi ki ama evde oturup iş falan dert etmeyince heralde kendileri geliyor bunların, anlamadım.

Sonra hiç kimseyi şaşırtmayarak işlerin içinden en ilgincini seçerek dergi editörlüğü yapmaya karar verdim. Evet evet herkesin ilk tepkisi ''Nasıl yapacaksın?'' oldu, bende biliyorum hiç bir fikrimin olmadığı bir alan. Ama dedim ya bu yüzden zaten kimse de şaşırmadı ya! Bu güne kadar yaptığım hangi işte daha önce tecrübem vardı ki? İşlerin üzerine bodozlama dalma konusunda üzerime yok eminim. Bu benim için o kadar büyük bir fırsat ki en azından başarmak için deneyebileceğimi düşünerek bu işe de burnumu sokmaya karar verdim..

Ben hayatımda böyle büyük kararlar verirken hayatta boş durmadı tabi, karşıma güzel süprizler çıkarmaya devam etti. Bu gün gerçekten güzel bir gündü, bazı şeylerin artık gerçekten değiştiğine inanıyorum. Bu güne kadar üzerimde hep bir lanet olduğuna inandım, işlerim hep ters gitti. Ama şimdi umuyorum ki her şeyin kefaretini ödedim ve benim için de artık güzel bir hayat beni bekliyor..

Şimdi izninizle, karşıma bu kadar güzel şeyler çıkaran hayata karşılığını vermek adına; dergi için sabaha kadar bitirmem gereken bir yazım var. Yeteri kadar oyalandım sanırım. Hepinize kucak dolusu sevgiler..
En soğuk havada bile Kiraz'ınız hep buralarda olacak...